DİĞER
"Bu gibi kitapları okurken ayrılıkları çarçabuk fark etmek ilk anda belki de içgüdüsel olarak insanın kapıldığı bir şey, oysa önemli olan benzerlikler. Kendimizi başkalarından ayrıldığımız noktalar üzerinden var etmekle benzerliği öne çıkararak var etmek arasında önemli bir fark var."
K24'te Temmuz ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Bu kitabı bir 'deneme' olarak değerlendirmek mümkün; Edward Said’i farklı perspektiflerden, farklı bağlamlarda ve farklı kavramlar odağında –özellikle eleştirel mahiyette– yeniden-yorumlama denemesi. Çokyönlü bir isme çoksesli bir armağan; onu anlama/yaşatma çabasına Türkiye’den nitelikli bir katkı."
"Kurban yerine vampirin kendisiyle özdeşleşen Rice, bu yaklaşımıyla vampir geleneğini tersyüz etmiş ve gotik edebiyatı sonsuza dek değiştirmişti. 'Korku' artık canavarın dehşetinden değil, okurun kendi içindeki canavarı keşfetmesinden kaynaklanıyordu… Rice’ın fantastik edebiyata getirdiği yeniliklerden biri de aykırı ve uyumsuz doğaüstü karakterlerine anlayışla yaklaşmasıydı."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Duygusal Sürgün, çakılı bir kibritin sonuna kadar alev alan ucu parmağınızı yakana dek sürüyor. Parmağınızın yandığı anda ise zaman zaman bir laf kalabalığı, bir vaveyla sandığınız şeyin hayatın bir parçası olduğunu anlıyorsunuz."
“İnsanlığın acılarının kaynaştığı Pandora kutusundan Yunanlılar bütün ötekilerden sonra hepsinin en korkuncu olan umudu çıkarmışlardı. Bundan daha duygulandırıcı simge bilmiyorum. Çünkü umut, inanılanın tersine, boyun eğişle eşdeğerdir. Yaşamaksa boyun eğmemektir.”
Sevan Nişanyan’ın son çıkan Sürgün Yazıları adlı kitabı, kendi blogunda ve diğer mecralarda 2017’den bugüne yayınlanmış makalelerinin bir derlemesi ve aslında birbirini izleyen daha önceki üç ayrı derlemenin devamı ve sonuncusu. Adnan Ekşigil sadece bu kitabı ele almakla kalmıyor, bütün eserleri ve eksantrik kişiliğiyle ayrıntılı bir Nişanyan portresi çiziyor...
Hiç kimse ülkesinden kopmak istemez, bilinen bir deyimle "Her horoz kendi çöplüğünde daha iyi öter!"
Gitmekten başka çaresi olmayanlar, sürgün edilenler, başka ülkeye sığınanlar, "bu ülkeden" gitmek isteyenler, gidip de kalamayanlar, istenmeyenler...
Sürgünde kıvılcımlanan modern Kürt edebiyatı, şimdi kendi vatanında alevlenmeye başladı. Modern edebiyatımızın temeli olan sürgündeki kıvılcım da maalesef sönmeye başlıyor
Hakikatten sürgün kişi, sonsuzca yeniden sürgün edilebilir. Hakikatten sürgün edilemeyen bir insana ise sürgün deneyimi yaşatmak mümkün değildir
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık